Bize Ulaşabilirsiniz: 0534 407 64 13 Email: bayansporsalonu@gmail.com
Branşlar Detaylı bilgi edinebilirsiniz.

Okçuluk

Hayatın her alanında sahibinin yanında bulunan ok ve yay, avcılıkta ve savaşta kullanılan önemli bir araçtı. Bundan dolayı da Türklerde çocuk yaşta ok atmayı öğrenmek çok önemliydi.

Yazılı Türk Tarihi’nin başından itibaren okçuluk ile ilgili metinlere rastlanmaktadır. Türklerin en eski anıtlarından olan Orhun Kitabeleri’nde okçuluğu konu alan bir çok anlatım mevcuttur. Hatta “ok” şeklinde okunan harfin ikonografisi de doğrudan bir ok sembolüyle sağlanmaktadır.

Eski Türklerde ok ve yaya çeşitli anlamlar yüklenmiş, ok ve yay hükümdarın hâkimiyet simgesi olmuştur. Bu sebeple de Türkler, ok ve yaylarını asla yanlarından ayırmamışlardır. Bir hükümdar bir başka hükümdara haber gönderecek olursa, gidecek haber kâğıdı okun üzerine sarılarak gönderilirdi. Okun üzerinde kime ait olduğunu gösteren damgalar da bulunurdu.

Türk destanlarından birisi olan Oğuz Kağan destanında Türklerin atası olan Oğuz Kağan’ın altından bir yayı ve altından okları olduğundan bahseder. Oğuz Kağan üç oğluna yay vererek “Yay, atan insanın elinde durur o yüzden siz merkezde yani Orta Asya’da duracaksınız devleti devam ettireceksiniz.” der. Öteki üç oğluna da ok verir ve “Ok gibi olacaksınız, menzil alacaksınız, dünyaya dağılacaksınız.” der. Bu sebeple kendisine yay verilen Boz Oklar doğuyu, merkezi; ok verilen Üç Oklar ise batıyı, akıncıları temsil etmektedir. Oğuz boylarında ok ile devlet düzeni arasında da bir hiyerarşik yapı kurgulanmıştır. Yay, merkezi temsil eder. O sebeple daha önemlidir. Atan konumundadır. Ok ise uç beyliklerin ve akıncıları temsil eder. Atılan konumundadır. Askerî düzende de yaya sahip olan Boz Oklar sağda, oka sahip olan Üç Oklar ise solda saflarının alırlardı ve sağ soldan daha önemliydi. Ok ve yayla beraber Türklerin hâkimiyet anlayışı da şekillenmiştir denebilir. Hakan kendisine bağlı beylere ok göndererek onlara hâkimiyetini hatırlatması buna örnek verilebilir.

Oka yüklenen anlamlar içerisinde dostluk ve emin olma anlamı da vardır. Türklerde okun bu yönü ile hediye olarak kullanıldığı bilinir. Ok gönderilen kişinin gönderenden emin olması anlamı vardır ve dostluğun bir simgesidir. Ok ve yayın dostluk simgesi olarak kullanılması Çin ve Bizans kaynaklarına da yansımıştır.

Ok ile yay, Selçuklu ve Osmanlı tuğralarında da karşımıza çıkmaktadır. Tuğranın hükümdarın özel nişanesi olması sebebi ile içerisinde ok ve yayı barındırması önem arz eder. Buradan hareketle tarihî çok eski dönemlere kadar giden ok ve yayın etrafında şekillenen sembolik değerlerin devam ettirildiği de görülmüş olur.

Türkler ok ve yay yapımcılığında ustadırlar. Türk yayları çekildiği zaman lale şeklinde görünür. Okun çekildiği elin başparmağına “zihgir” denen bir okçu yüzüğü de takılır. Bu Türk okçuluğunu diğerlerinden ayıran temel bir özelliktir. Türklerin ok ve yayları da kendine özgü bir forma sahiptir. Geleneksel bir yapısı olan Türk okçuluğunun binlerce yıldan günümüze kadar gelmiş kültürel bir değer olduğu unutulmamalıdır. Hem yapım teknikleri hem de atış teknikleri bakımından Türk ok ve yayları emsallerine göre çok farklı ve dayanıklıdır.

Neden Okçuluk ? Okçuluğun Faydaları nelerdir?

  • Okçuluk beden terbiyesi veren bir spordur. Okçuluk sporunu yapan her insan kendi vücuduna hakim olmayı ve nasıl kullanması gerektiğini iyi öğrenir.
  • Okçuluk sporu her yaşta insan tarafından rahatlıkla yapılabilir. Stresle baş etmemize yardımcı olur ve eğlencelidir
  • Adaptasyon ve motivasyonu güçlendirir. Dikkatli ve duyarlı olmayı sağlar.
  • Zorlukları yenmeyi öğretir.
  • Kişiye her zaman kendisini geliştirmeyi öğretir.
  • Sadece başarıya ve kazanmaya konsantre eder.
  • Kişinin kendi öz güvenini yükseltir ve ön plana çıkartır.
  • Kişinin içindeki savaşçı yanını ortaya çıkartır.
  • Okçu önemli başarıların altına imza atmayı hedefler.
  • Amaçlı, planlı, düzenli ve bilimsel çalışmayı öğretir.
  • Sabretmeyi ve sabırlı çalışmayı öğretir.
  • Başarmak için ilk önce kendimizi aşmak gerektiğini öğretir. En iyi okçu kendisini yenendir.
  • Sürekli mücadeleyi, pes etmemeyi ve hiç yılmama yetisini kişiye kazandırır.
  • Kişinin zihinsel düşüncesiyle fiziki hareketlerini olumlu yönde geliştirebileceğini öğretir.
  • Doğru nefes almayı sağlar; doğru nefes alırken daha fazla oksijenin beyne akın etmesiyle beynin verimli çalışmasına sebep olur.
  • Vücuda uzun süreli dayanıklılık kazandırır.
  • Kalbin dakikadaki atım sayısını düşürür ve kalbi kuvvetlendirir.
  • El-ayakların orantılı, doğru kullanılmasını sağlar. İnsana dik bir duruş temin ederek, hareketlerine esneklik ve zarafet kazandırır.
  • Vücut için çok önemli olan Büyüme Hormonunun (GH) düzenli üretilmesine ve bu hormonun tetiklenmesiyle devreye giren pek çok hormonun da üretilerek vücudun sağlıklı işlemesine yardımcı olur.
  • Kas ve kemik yapısının zaman içinde zayıflamasını engellemesi özelliği ve hormon üretimine katkısıyla en etkin yaşlanmayı önleyici etkendir.
  • Sporcular zor hastalanır, çabuk iyileşirler ve doğa şartlarına dayanıklıdırlar.
  • Stresi kovar, psikolojik rahatlama sağlar. Sporcuların mutlu hissetmeleri yalnızca psikolojik değil aynı zamanda biyolojik etkiler sonucudur.
  • Okçuluk, dikkat ve konsantrasyon gelişimine katkıda bulunur.
  • Eklem ve tendonların, omuz, sırt ve bacak kaslarının kuvvetlenmesini sağlar.
  • Osteoporozun ve Skolyoz (omurga eğriliği) ’un tedavisinde önemli bir rol oynar.
  • Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
  • Çalışmalar sonucunda adrenal bezlerinin uyarılma eşiği düşer. Uyarılma artar, böylece anti stres steroidlerinin büyük bir depo oluşturmasına ve strese yanıt süresinin kısalmasına neden olur. Bu nedenle insanların iç tansiyonlarını azaltmak için de okçuluk yapmaları gerekmektedir.

(Kaynak: Ayşe Merve Sözkesen)

cheap jordans|wholesale air max|wholesale jordans|wholesale jewelry